DünyaGündemKöşe YazılarıPolitika

Savaşa kaç gün kaldı?

0

Dünya olarak çok kritik günlere girmiş bulunmaktayız. Rusya- Ukrayna -ABD üçgeninde aylardır yaşanan krizin tavan yaptığı bu günlerde açıklamalar peş peşe gelmeye devam ediyor. Son olarak ABD ve İngiliz istihbaratı, Rusya’nın ‘birkaç gün içinde Ukrayna’ya saldıracağını’ açıklarken, ülkeye girmek için bahane olarak kendi birliklerine saldırabileceğini öne sürdü. Peki 2014’ten bu yana devam eden Rusya-Ukrayna krizi nasıl başladı ve krizin gidişatı ne yönde?

İlk Rusya-Ukrayna Kriz nasıl başladı?

2010 yılında Cumhurbaşkanı olan Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç, ülkenin Batı’ya yönelmesini engellemek için 2013 yılında AB Ortaklık Anlaşması’nı askıya aldığını açıkladı. Bu karar, Ukrayna’da derin krizlerin başlangıcı oldu.

2013 yılını “meydan olayları” ile kapatan Ukrayna’da iç karışıklık giderek artmaya başladı. Aylarca Bağımsızlık Meydanı’nda toplanan binlerce Batı yanlısı Yanukoviç’in kararını protesto ederken diğer taraftan Rusya yanlılarının da sokaklara çıkmasıyla zaman zaman çatışmalar yaşandı. Olayların kontrolden çıkması üzerine dönemin Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, Rusya’ya kaçmak zorunda kaldı.

Giderken artan olaylar Ukrayna’ya bağlı bir yarımada olan Kırım ve Ukrayna’da Rus kökenli nüfusun yoğun bulunduğu Donetsk ve Lugansk (Donbas) bölgelerine de sıçradı. Kırım Parlamentosu’nun kararıyla 16 Mart 2014’te yapılan tartışmalı referandumun ardından Kırım, Rusya tarafından yasa dışı ilhak edildi. Rusya yanlılarının işgali Kırım’la da kalmadı. Ukrayna’nın doğusundaki şehirlerde Rusya yanlısı ayrılıkçılar sözde devletlerini ilan etti. Donbas denilen bölgede Rusya yanlılarının yasa dışı yönetimleri yaklaşık 8 yıldır sürüyor.

Krizin ara sürecinde neler yaşandı?

Rus yanlısı ayrılıkçılarla Kiev yönetimi arasında devam eden çatışmaları durdurmak için 2014 ve 2015’te Minsk Anlaşmaları imzalandı.

Anlaşmalara göre;

  • Bölgede ateşkes sağlanacak
  • Esir takası yapılacak
  • Kiev yönetimi merkezi gücünü azaltarak yerel yönetimlerin yetkilerini artıracak, Donbas’a özel statü sağlayacak anayasa değişikliği yapacak
  • Rus yanlısı ayrılıkçılar ise, Ukrayna-Rusya sınırının kontrolünü devlete geri verecek, bölgedeki silahlarını çekecek

Ancak bugüne kadar iki tarafın karşılıklı birbirini ateşkesi ihlal ettiğini suçlamasıyla anlaşmaların yürürlüğe konması aksadı. Ayrıca 2021’de Rus ordusunun Ukrayna sınırına adeta askeri yığınak yapması, Donbas bölgesinde zaten hiçbir zaman bitmeyen çatışmaları yeniden artırdı.

Şimdi yaşanan kriz ne?

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, 2020 Haziran ayında Ukrayna sınırındaki Rus birliklerinin hareketiyle yeniden tırmanmaya başlayan Ukrayna-Rusya gerilimi nedeniyle NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile telefonda görüşmüş ve Ukrayna’nın ittifaka üye olma isteğini dile getirerek NATO’dan bir üyelik planı hazırlamasını talep etmişti.

Toprak bütünlüğünü sağlamak isteyen Kiev, NATO’nun Donbas’taki savaşı bitirmek için tek yol olduğunu belirtirken, bu hamleye karşılık Ukrayna’nın NATO üyeliğinin “durumu kötüleştireceğini” söyleyen Rusya, Ukrayna’nın NATO’ya girmesini kendisi için tehdit olarak görüyor ve bunu istemiyor.

ABD ve NATO’ya güvenlik garantileri ile ilgili teklifleri içeren iki ayrı anlaşma taslağını Aralık 2021’de ileten Rusya, buradaki tekliflerde, “ABD, NATO’nun doğuya doğru genişlemesinden ve eski Sovyetler Birliği ülkelerinin NATO’ya alınmasından vazgeçmesini ve bu ülkelerin askeri üslerini kullanmamasını, iş birliği yapmamasını” istedi.

Buna karşılık NATO Müttefikleri ise NATO’nun açık kapı politikasının süreceğini, her ülkenin kendi güvenlik düzenlemesini seçme hakkı olduğunu yineliyor.

Krizin gidişatı ne yönde?

10 Ocak Cenevre’de Amerikan Rus buluşması, 12 Ocak Brüksel’de NATO Rusya konseyi ve son olarak 13 Ocak’ta Viyana’da Avrupa Güvenlik ve İş birliği Teşkilatı Toplantısı’nda, Rusya’nın NATO’nun doğuya doğru genişlememesi için kendisine garanti verilmesini de içeren bazı öneriler sonuçsuz kaldı. Yani Rusya ile Batı Ukrayna konusunda anlaşamadı.

Stoltenberg, “Bu haftayı bitirdiğimizde, toplantıları tamamladığımızda, sorunların çözülmüş olmasını beklemek gerçekçi değil” ifadelerini kullanırken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 14 Ocak’ta yaptığı geleneksel yıllık basın toplantısında, “Ukrayna konusunda Moskova’nın bu konuda sabrının sonuna geldi. Batıdan kendine ilettiğimiz kendine ilettiğimiz güvenlik Garantilerine ilişkin nihai cevaplarını bir hafta içinde bekliyoruz” diyerek olası savaş ihtimalinin ilk net sinyalini verdi.

Lavrov, NATO’nun, Rus sınırlarının yakınlarında iki-üç ay içinde eylemlerini aktifleştireceği öngörüsünde bulunurken, diğer bir taraftan Ukrayna şu anda üç koldan sayıları yüz bini bulan Rus askerleri ile çevrelenmiş durumda. Sınırda hareketlilik artarken, trenlerle tank, zırhlı araç ve personeller sevk edildiğine ilişkin görüntüler yayılmaya devam ediyor. Tüm bu nakil halindeki askeri araçlarla dolu teçhizatlar işgal operasyonunda kullanılacağı Putin’in korku yaratma stratejisi olarak da kalabilir.

NATO’nun asla genişlemeyeceğine dair yazılı güvence alamayan Rusya’nın, konvansiyonel silahların yanı sıra Ukrayna Devlet Kurumlarını hedef alan siber saldırılan arkasında da Rusya olduğu iddia ediliyor. Ukrayna Dijital Dönüşüm Bakanlığı, tüm delillerin ülkeye yönelik siber saldırının arkasında Rusya’nın olduğuna işaret ettiğini açıkladı.

Durumu inceleyen Microsoft şirketi cumartesi günü yaptığı açıklamada, Ukrayna’da bilinmeyen bir aktör tarafından başlatılmayı bekleyen oldukça yıkıcı kötü amaçlı yazılım tespit ettiğini söyleyerek “Fidye yazılım aktif hale getirildiğinde Ukrayna Devleti’nin dijital altyapısı çalışamaz hale gelebilir” dedi.

Rusya’nın tek planın bu olmadığını düşünenler için olası bir senaryo ise, ABD’ye yakın noktalara hipersonik füze kapasiteli denizaltı da konuşlandırılabilir. Belirtilen Hipersonik füzelerden birisinin denemesi 2 yıl önce Kırım açıklarında yapılmış Putin testi yerinde izlemişti.

Krizin bir diğer tarafında yer alan ABD, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğini korumak için desteğinin devam ettiğini vurgulayarak, Rusya ile diplomasiye de ekonomik yaptırımlara da hazır olduklarını belirtti.

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatının (CIA), Rusya’nın muhtemel saldırısına karşı direniş harekatı başlatmak üzere Ukrayna ordusu ve istihbaratından bir gruba gizli eğitim verdiği de iddialar arasında yer alıyor. Ukrayna’da ABD ordusuna bağlı 200 asker bulunuyor. Pentagon, bu gücün, Ukrayna ordusuna taktik destek vermek üzere geçici görevle konuşlandırıldığını açıklamıştı.

Dünya bu krizde nerede duruyor?

Rusya’nın sınıra 10 binlerce asker yığdığı ve işgal riskinin “yüksek” olduğu belirtilirken, küresel güvenliğin zorlu bir sınavdan geçtiği bu günlerde farklı ülkelerden çeşitli açıklamalar da gelmeye devam ediyor.

Görüşmelerden net bir sonuç çıkmasının ardından ilk açıklama ise 13 Ocak’ta Avrupa Birliği’nden geldi. Avrupa Birliği, Ukrayna’yı istikrarsızlaştırdığı gerekçesiyle Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımların süresini 6 ay daha uzatma kararı aldı.

Geçtiğimiz yılın aralık ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu rolü üstlenmek istediklerini belirtmiş, Ukrayna Milletvekili Rüstem Umerov ise, Moskova ile Kiev arasındaki gerilime ilişkin Türkiye’nin arabuluculuk teklifini desteklediklerini söylemişti.

Erdoğan, “Bununla ilgili arabuluculuk olur, kendileriyle bu konuyu görüşmek olur; gerek Ukrayna ile gerek (Rusya Devlet Başkanı) Sayın Putin ile bu görüşmeleri geliştirerek inşallah bunun çözümünde bizim de bir payımızın olmasını isteriz” ifadelerini kullanmıştı. Buna karşılık Umerov, ‘Bu konuda Türkiye’ye güveniyoruz ve istiyoruz ki müzakereler Minsk’ten İstanbul’a ya da Ankara’ya çekilsin. Bu format bizim için uygundur. Dolayısıyla Türkiye’nin teklifini ülke olarak destekliyoruz ve faydalı olacağını düşünüyoruz” demişti.

Diğer bir yandan son günlerde yoğun bir diploması trafiği yürüten Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ile telefonda görüşerek, NATO-Rusya Konseyi Toplantısı öncesi görüş alışverişinde bulundu fakat krize ilişkin resmi bir açıklama henüz yapılmadı.

Bugün “2022 Davos Gündemi”nin açılış konuşmasını yapan Çin Devlet Başkanı Şi ise, dünyanın huzur ortamından uzak olduğunun altını çizerek, “Nefret ve ön yargı körükleyen söylemler, baskıcı ve zıtlaşmaya dönük hamleler, dünyaya barış getirmeyecektir. Tarih bir kez daha kanıtlamıştır ki; zıtlaşmalar hiçbir şekilde sorun çözmez sadece daha feci sonuçlar yaratır. Korumacılık ve tek taraflılık kimseye fayda getirmez, en nihayetinde başkalarının çıkarını zedeler” diye konuştu. İnsanlık için en doğru yolun barışçıl kalkınma olduğunu belirten Çin Devlet Başkanı, istikrarlı bir dünya düzeni için çalışmayı ve insanlık için ortak bir gelecek inşa etmeyi vurgulayarak krizde taraflar arasında barışçıl bir yol izleyeceğini ilk somut göstergesini sundu.

Tansiyonu düşürme çağrıları ve bu yönde temaslar sürerken Birleşmiş Miletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ise, ABD-Rusya gerilimi kaynaklı herhangi bir çatışmanın “Avrupa ve dünya için felaket doğuracağı” uyarısında bulundu.

Öte yandan ülkesinin batı sınırlarına ABD askeri dahil Polonya ve Baltık ülkelerinin 30 binden fazla asker ve silah konuşlandırdığını bildiren Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko, “Bu neden yapılıyor? Bundan bir sonuç çıkabilir. Ciddi bir şeye hazırlanıyorlar. En azından uzun bir şeye” şeklinde konuştu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Belarus’un batı ve güney sınırlarında askeri tatbikat yapılması konusunda anlaştıklarını hatırlatan Lukaşenko, “Bugün Belarus balkonundan batı ve güney sınırlarında ciddi askeri tatbikatlar yapmamız gerektiğini görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

İlginç bir diğer hamle ise bugün İngiltere’den geldi. İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace, bugün yaptığı açıklamada Rus işgaline karşı Ukrayna’ya daha fazla savunma silahı ve askeri eğitim vereceklerini söyledi. Wallace, “Ukrayna’ya hafif anti-tank savunma silah sistemleri tedarik etme kararı aldık. Az sayıda İngiliz personeli, İngiltere’ye dönmeden önce Orbital Operasyonu kapsamında kısa bir süre için erken aşama eğitimi verecek.” dedi.

Sürecin nihai sonuçları ve tarafların somut adımları çok kısa sürede belli olacak olsa da, şimdilik öne çıkan “21 Ocak” tarihi Rusya’nın resmi olarak ifade ettiği bir gün olarak küresel anlamda önemli bir eşik olabilir.

 

17 Ocak 2022 | 177 Saniyede Gündemde Bugün

Önceki Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan yurda döndü

Sonraki Haber

Şunlar da İlginizi Çekebilir

Yorumlar

Yorum Gönder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Daha Fazla Dünya